ğitim alan ve bir sene tam gün çalışarak İsviçrenin en büyük Psikiyatri Kiliniklerinden MünsterlingiEndişenin ve Korkunun resmini çizebilir misiniz ? My Life Resim ve Sanat Terapisi Eğitimi İsviçreden Konuk Eğitmen Dipl. Resim ve Sanat Terapisti Emine Bauer Burkay 2 Mayıs 2018 Saat 10:00 -18:30 Kayıt Telefonu:0505 767 58 85 1981 Senesinden beri İsviçre’de yaşayan ve Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde ‘Resim ve Sanatla Terapi Yöntemi’ni uygulayan Emine Bauer Burkay, artık MyLife Resim ve Sanat Terapisi Merkezinde çalışmalarını sürdürecek. Zürih Uygulamalı Eğitim Merkezi’nde beş yıl sanat ve resim terapisi üzerine eğitim alan ve bir sene tam gün çalışarak İsviçrenin en büyük Psikiyatri Kiliniklerinden Münsterlinginde Psikoterapi Bölümünde Asistan olarak stajını tamamlayan Emine Bauer Burkay, kişinin kendini keşfetmesini, korkularından arınmasını ve hayata karşı pozitif bakabilmesini sağlayan resim ve sanatla terapi yöntemini anlattı. KENDİNİ RESİMLE VE SANATLA KEŞFETMEK İSTEYEN HERKES EĞİTİME KATILABİLİR Resim ve sanat terapisi alternatif tıp değil başlıbaşına koruyucu ve tamamlayıcı bir metotdur. Bu yöntem Avrupa’da asırlardır uygulanıyor. Umarım İstanbul ve Türkiye genelinde de bu tür eğitimler yaygınlaşır. Bu alana ilgi duyan herkes eğitim çalışmalarına katılabilir. Rehberlik Hocaları, Aile Danışmanları, Yaşam Koçları, Psikologlar, Sosyologlar, Terapistler, Psikiyatrlar, Akademi Öğrencileri, Anaokulu ve Yuva Öğretmenleri, Ressamlar, Resim Öğretmenleri ya da bir üniversitenin herhangi bir bölümünden mezun olmuş kişiler katılabilir. Hali hazırda bir mesleği olan kişiler de bu programa devam edebilir. Böylece kendilerine yeni bir alanda uzmanlık katmış olurlar. Çünkü Resim ve Sanat Terapistlerinin çalışma alanları oldukça çeşitlilik gösteriyor. Örneğin; yuva ve okullarda, bireysel ve grup terapilerinde, bakım evlerinde, hastanelerde, psikolojik danışmanlık merkezlerinde, psikiyatri kliniklerinde ve hastanelerin onkoloji servislerinde bu yöntemi kullanmak mümkün. MyLife Psikolojik Danışmanlık Merkezinde uygulayacağımız programda anlık içsel resimleri anlamaya çalışmak, keşif yolculuğu, içsel resimlerle, ruhun röntgen filmleriyle tanışmak, uygulamalı atölye çalışmaları gibi bölümler yer alıyor. Bu eğitimde öğrenilen çalışmalardaki amaç; insanın kendini sevmeyi ve saymayı öğrenmesi, tanıması, kendi kendine onay vermesi ve insanın kendini sıkıntıya sokan durumların üstesinden gelmeyi başarmasıdır. RENKLER KİŞİYE GÖRE DEĞİŞİYOR Resim ve Sanat Terapisi, sözcüklerin yetersiz kaldığı durumlarda o anlık düşünce ve duygularımızın renk, form, sembol ve desen olarak kâğıda yansıması ve dışa vurumudur. İnsanın hiç tanımadığı birine duygularını açması bazen zor olabiliyor ve bu noktada yapılan resimler bize aracılık ediyor ve o kişinin ruhsal dünyasının bir aynası olarak karşımıza çıkıyor. Ayrıca, kişi bu yöntemle hayatın zorluklarını başka türlü çözmeyi öğreniyor. Resim ve Sanat Terapisi bütün psikolojik rahatsızlıklarda uygulanıyor. Panik atak,kaygı, anksiyete, depresyon, dikkat eksikliği, sınav kaygısı, dürtü kontrol sorunları, stres, manik depresif, psikoz gibi hastalıkların tedavisinde uygulanan yöntem, ergenlik sorunları ve kişilik gelişiminin yanı sıra kişinin kendine sevgi, saygı ve anlayışla yaklaşmasını da sağlıyor. Diyelim bir depresyon hastası geliyor. Önce resim yapacağı masası, boya kalemleri, kâğıtları hazırlanıyor. Danışan odada tek başına o an ki duygu ve düşüncelerini ortaya çıkaran bir resim çiziyor. Ne çizdiği ya da nasıl çizdiği önemli değil. Konu da serbest biz asla yönlendirmiyoruz. Sonra çizdiği resmi duvara dayayıp o resmin çağrışımlarıyla ilgili notlar alıyor. Sonra ben yanına geliyorum. Ben resmi yorumlamıyorum. Zaten danışan kendi çağrışımlarından yorumunu yapmış oluyor. Sonra bu çağrışımların üzerine konuşuyoruz. Bu eşsiz ve anlık ortaya çıkan resimlerimiz, kendi kendimize yazdığımız mektuplardır. Çünkü kâğıda yansıyanlar kişinin o anki duygularının dışavurumu oluyor. Carl Gustav Jung, “Kişi yaptığı resimlerle kendini geliştirir ve oluşturur” der. Ortaya çıkan resimde canlı renkleri mi tercih etmiş yoksa sadece siyah rengi mi kullanmış bunun elbette bir anlamı var ama o kişinin resmine özel bir anlamı oluyor renk seçiminin. Çünkü kullanılan her rengin ve her şeklin kişiye göre değişen anlamı var. KORKULARIMIZ VE KELİMELERİN GÜCÜ (ZAVALLI ŞEYTAN) Öfke sorunu olan biri özellikle sert bir cisimle mesela tebeşirle büyük format kâğıda resim yaparak öfkesini, hırçınlığını kâğıdın üzerinde bırakıyor. İçteki öfke resim aracılığıyla kâğıtlara resmediliyor ve böylece o duyguyu dışa vurmuş oluyor. Hiçbir şey nedensiz olmuyor, korkuların da muhakkak bir nedeni var. Uçak korkunuz varsa bunun adını zaten siz koymuş oluyorsunuz. İsimlendirilememiş bir korku daha büyük bir anlam taşıyor ve insanı daha da ürkütüyor. Korku duygusu üzerine çalışırken her korku için ayrı bir resim yapılır ve o duygu sembolleştirilir. O zaman ne oluyor? O koskocaman korku bir kâğıt üzerinde sembollerle çizildiğinde bütün gücünü kaybediyor ve sınırlanıyor. Bir hastam kendinden büyük bir şeytan resmi yapıyor ve kendi yaptığı resimden korktuğu için de sabaha kadar uyuyamıyor. Siyah fon üzerine kıpkırmızı bir şeytan çizmiş. Resmi duvara dayayıp ve karşısına iki sandalye çekip oturmamızı söyledim. Ben resme bakıp “Vah zavallı şeytan” dedim. Sadece bu ‘Zavallı Şeytan’ sözcüğü hastamın bütün korkusunu yok etti. Eğer ben resme bakıp da “Ay ne kadar korkunç Şeytan” deseydim çok farklı olacaktı sonuç. Bu cümleden sonra hastam o çizdiği şeytana üzülüp acımaya başladı. O korkunun hükmü gitti. Önemli olan durumu hafifleştirmek ve kişinin gözünde küçültmek. ÖZGÜVEN AĞACI Uyguladığım ‘Özgüven Ağacı’ çalışması var. Burada amaç kişinin kendi boyunda bir ağaç çizmesi ancak bu resim tek seferde çizilmiyor. Her gelişinde bir aşamasını tamamlıyor. Bir kerede çizerse yapay olur. Önemli olan kişinin özgüveninin o ağaçla birlikte büyümesi; önce toprağını çiziyor, tohumunu atıyor sonra gövdesini bir başka gelişinde de dallarını şekillendiriyor. Çalışmanın sonunda kişi kendi boyunda kendi özgüven ağacını yapmış oluyor. Sonuçta o ağaç gibi hayat boyu dimdik durmayı öğreniyor. ŞEFKAT ELDİVENLERİ Bir gün genç bir bayan hastamın yüzü çizikler içindeydi. Onu görür görmez aklıma bebek eldivenleri geldi. Hani bebekler doğduğunda yüzlerini çizmesin diye takılan eldivenler vardır ya. Eve gittiğimde erişkin bir insana bebek eldivenlerinin uygun olmayacağını düşündüm, yumuşaklık hissini verebilecek içi dışı pamuklu, avuç içi ve parmakları orijinal kürk parçalarından bir eldiven hazırladım. Bir ay sonunda yazdığım bir mektupla özel bir seremoni düzenleyerek kendisine hediye ettim. Bunun adına da ‘Şefkat Eldivenleri’ adını verdim. Kürk kullandım çünkü hastanın kendine yaptığı hayvansı bir davranıştı. Ona yazdığım mektupta da hayvanların sadece avlanmak, hayatta kalmak ve kendilerini korumak için vahşi davranışta bulunduklarını yazmıştım. Bu yaptığı davranışın aslında kendine zarar vermek olduğunu göstermek istedim. İsterse ellerini kendini sevmek için de kullanabileceğinin somut bir göstergesi oldu şefkat eldivenleri buluşu. Kayıt Telefonumuzu Şimdi Arayın: 0505 767 58 85
|