21/03/2018
DAHA ENERJİK VE SİNERJİK
BİR YAŞAM MÜMKÜN MÜ?
Aslında
muhtaç olduğumuz güç, sinerji ve enerji şimdi ve şu anda beynimizdedir. Nasıl
mı? Ne kadar uzun zamandan beri olumsuz düşüncelere sahip hasta ve yoz
ilişkiler içinde olsanız, karadenizde gemileriniz batmış olsa, para sıkıntısı
çekseniz, kendinizden nefret etseniz bile bunları bugün şu anda değiştirmeye
başlayabiliriz. Sahip olduğumuz düşünceler ve sürekli olarak kullandığımız
sözcükler bu aşamada yaşamımızı ve deneyimlerimizi oluşturmaktadır. Ama bununla
birlikte bunların çoğu köhne düşünce kalıplarıdır. Ama şu anda seçtiğimiz
düşünceler ve sözlerimiz yarını, ertesi günü, önümüzdeki haftayı, ayı ve yılı,
yani geleceğimizi oluşturacaktır. Gücün kaynağı her zaman içinde bulunduğumuz
şu andadır. Bu, değişiklikleri yapmaya başlayacağımız andır. Ne denli
rahatlatıcı ve ümit verici bir düşünce, değil mi? Eski mantıksız ve saçma
düşüncelerimizden kurtulmaya başlayabiliriz. Hemen şimdi. Küçük bir başlangıç
yaparak farkı görebilirsiniz. Küçücük bir bebekken neşe ve sevgi doluydunuz.
Kendinizin ne denli önemli olduğunu biliyor ve kendinizi adeta evrenin merkezi
gibi hissediyordunuz. Çok yürekliydiniz, istediklerinizi çekinmeden dile
getirebiliyor ve duygularınızı açıkça ifade edebiliyordunuz. Çişiniz, kakanız
dâhil tüm bedeninizi seviyordunuz. Kendinizin kusursuz olduğunu biliyordunuz.
Ve bu da varlığınızın gerçeğiydi. Geri kalan anlamsız ve saçma şeyleri sonradan
öğrendiğiniz için bunları kolayca unutabilirsiniz. Kim bilir ne denli sıklıkla,
"Ben buyum işte," ya da "Bu böyle, yapacak bir şey yok,"
cümlelerini kullanmaktayız. Bu cümleleri kurarken aslında "bunların bizim
gerçeğimiz" olduğuna inandığımızı söylemekteyiz. Genellikle başkasının
görüşünü benimser ve bu görüşü kendi inanç istemimizle birleştirir ve buna
inanırız. Bu diğer inançlarımız içinde geçerlidir. Çocukken eğer bize dünyanın
çok ürkütücü bir yer olduğu öğretilmişse duyduğumuz her şeyi bu inancımıza
uygun bir biçimde algılar, bu görüşün doğru olduğuna inanırız.
"Yabancılara güvenilmez.", "Hava karardıktan sonra sokağa
çıkılmaz.", "İnsanlar seni aldatır." Gibi düşünceler zihnimizi
ele geçirir. Öte yandan çocukluğumuzda bize dünyanın güvenilir ve keyifli bir
yer olduğu öğretilmişse başka şeylere inanırız. "Sevgi her
yerdedir.", "İnsanlar birbirlerine dostça yaklaşır.", "Para
konusunda kaygı duymama gerek yoktur." Ve daha niceleri. Yaşam deneyimleri
inançlarımızın aynasıdır. Çok ender olarak oturup inançlarımızı sorgularız.
Örneğin, kendime şu soruyu sorabilirim: "Bunları öğrenmek benim için neden
bu kadar zor? Bunlar gerçekten de doğru mu? Şimdi işe başlamam doğru mu? Bu
inanç bana nereden geldi? Birinci sınıftaki öğretmenimiz sürekli olarak aynı
şeyi söylediğinde ona hâlâ inanıyor muyum? Bu inançtan kendimi kurtarsam daha
iyi olmaz mı?" Bir an için durun ve aklınızdan geçen ilk düşünceyi
yakalayın.
Şu anda ne
düşünüyorsunuz? Düşünceler eğer yaşamınızı ve deneyimlerinizi biçimlendiriyorsa
aklınızdan geçen bu düşüncenin gerçeğe dönüşmesini ister misiniz? Eğer bu
endişe, öfke, acı ya da intikam içerikli bir düşünceyse bu düşüncenin size
nasıl geri geleceğini düşünüyorsunuz? Neşe dolu bir yaşam istiyorsak neşe dolu
düşünceleri geçirmeliyiz aklımızdan. Zihinsel ya da sözlerle gönderdiğimiz
mesaj bize aynen geri dönecektir.
Söylediğiniz
sözcükleri dinlemek için kendinize zaman ayırın. Eğer bir sözcüğü üç kez
yineliyorsanız bunu bir kenara not edin. Bu sözcük artık sizin için bir kalıp
niteliği kazanmıştır. Haftanın sonunda da oluşturduğunuz listeyi inceleyin,
kullandığınız sözcüklerin sizin deneyimlerinizle nasıl uyuştuğunu görüp
şaşıracaksınız. Sözcüklerinizi ve düşüncelerinizi değiştirmeye istekli olun ve
yaşamımızın değişmesini izleyin. Yaşamınızı denetim altına almanın yolu sözcük
ve düşünce seçiminizi denetlemekle gerçekleşir. Sizden başka hiç kimse sizin
zihninizden geçenleri bilmez.
MYLİFE
PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE KOÇLUK MERKEZİ : 0505 767 58 85
Dr.AyşimÇulfa
yaşam koçu